Soley Dönüsüm Gecidi
Eğitimler
Tüm eski inisiyasyonlarda gizliliğe ve aday seçimine dikkat edilmiştir.
İnisiyatik bir organizasyona her önüne gelen giremezdi,
böyle bir organizasyon talip olan adayları
kendi kriterlerine göre bir elemeden geçirirdi.
Adayda geçmişinden getirdiği birtakım yeteneklerin,
belirli bir moral (manevi) ve zihinsel düzeyin olup olmadığına bakılırdı.
Adayda aranan gereken koşullar, gereken kapasite yeterli görüldüğünde
aday birtakım sınavlardan geçirilirdi.
Bu sınavlar her inisiyasyonda farklı olmuştur.
Hakkında az çok bilgi sahibi olunan inisiyasyonlar arasında,
eski Mısır, Moğolistan, Şamanizm, Maya, Mitraizm, Eleusis,
Orfe ve Pisagor inisiyasyonları sayılabilir.
Eski Mısır’daki gibi sert inisiyasyonlarda bazı sınavların
ölümle sonuç verdiği anlatılmaktadır.
İnsiyasyonlarda üstad, bilgileri modern eğitimdeki gibi öğretmezdi.
Yani bilgilerin hafızaya depolanması tarzında bir eğitim vermezdi.
Yalnızca yolu ve yöntemleri gösterirdi.
Öğrenci kurtuluş ya da aydınlanma denilen hedefe
kendi iç çalışmasıyla erişmek zorundaydı.
Nadiren de olsa, inisiyasyonu tamamlamadan
ayrılmış olanların var olduğu belirtilmektedir.
Bir inisiyatör, öğrencisinin kalbinden ve aklından geçenleri bilebilir
ve hatta onun rüyalarını denetleyebilirdi.
İlk eleme sınavlarını başarıyla atlatan öğrenciyi
üç temel aşamanın ya da yedi tali aşamanın
söz konusu olduğu bir eğitim beklerdi.
Bu üç temel aşamanın içerdiği ilahi hakikat bilgileri
“sırlar” anlamına gelen misterler sözcüğüyle ifade edilir.
Bunlar küçük misterler, büyük misterler ve hakiki misterler olarak bilinir.
Kimileri küçük sırları çıraklık sırları, büyük sırları kalfalık sırları,
hakiki (hakikata ait) sırları da ustalık sırları olarak adlandırır.
Evrensel yasalar ile imajinasyon denetlemesi,
nefs denetlemesi ve psişik yetenekler hakkındaki teorik bilgilerin verildiği
birinci aşamanın sonlarina dogru aday
ogrendikleri konusunda cesitli sinavlardan gecirilirdi.
Bu sinavlardan basariyla gecen aday,sonunda “cehenneme iniş”,
”yeraltına iniş” ya da “ölüm deneyimi” adı verilen,
derin bir trans halinde geçmişiyle yüz yüze kaldığı bir gece geçirirdi.
Bu tüm gerçek inisiyasyonlarda uygulanan bir deneyimdir.
“İnisiyatik ölüm” de denilen bu deneyim sırasında trans halindeki aday, kimilerinin spatyum, kimilerinin "esîrî", kimilerinin "astral",
kimilerinin "gayb alemi" dediği öte-alemde,
görünmeyen alemde geçmişten getirmiş olduğu menfi birikimlerden
vicdanî hesaplaşmayla kurtulmak zorundadır.
Platon ve Orfe, “vicdani hesaplaşma” da denilen bu deneyimin ilk etabını,
zaten her insanın öldükten sonra yaşayacağı bir
“kendi kendini yargılama” ve kefaretini ödeme olarak betimler.
Deneyim sonunda aday, menfiliklerinden arınarak,
yeryüzünde doğmadan önceki “saf şuur hali”ni elde etmiş bulunmaktadır.
Kendisi ölüm-ötesi alemde yaşadıklarından sonra öyle büyük bir değişim ve dönüşüm geçirmiştir ki, yeni doğmuş bir bebek kadar saflaşmış durumdadır. Aslında inisiyatik dilde “birinci doğuş” denilen bu deneyime, sonradan, egzoterik kesimce, anneden doğuş ilk doğuş
olarak kabul edildiğinden, ikinci doğuş adı verilmiştir.
İkinci aşama insiye adayının teorik olarak öğrendiklerini uygulama aşamasıdır. Adayın yüksek şuur hallerini, görünmez alemi
ve birtakım realiteleri bizzat deneyimleyerek
tanımasıyla edindiği bilgilerdir.
Psişik yeteneklerin de geliştirildiği bir aşamadır.
Tarihteki büyük majisyenlerin hepsi insiyelerin içinden çıkmıştır.
Fakat nefislerini denetleyebildikleri için
bu güçlerini çıkarları için kullanmamışlardır.
İnisiye olmuş kişinin kendisi de başkalarını insiye ettiği takdirde
bir zincir meydana getirilmiş olur ki
bu zincire hermetik zincir, inisiyatik zincir, guru-parampara
gibi çeşitli adlar verilmiştir.
René Guénon gibi kimi yazarlar, İsa Peygamber ve Sakyamuni Buda’nın da
aslında birer insiye olduklarını ve onların üstad oldukları organizasyondan egzoterik kesime (avamı beşere) sızan bilgilerin
sonradan birer din haline dönüşmüş olduklarından söz ederler.
Batı kaynaklarında bilinen büyük inisiyeler arasında geçen
belli başlı isimler Hermes Trismegistus, Sakyamuni Buda, Musa Peygamber, Pisagor, Platon, Orfe ve İsa Peygamber olarak belirtilir.
Kuşkusuz bu isimlere Sufilik’ten, İslam ezoterizminden (Batınilik)
birçok ismi eklemek gerekir. Bu liste aslında daha uzundur.
Çünkü inisiyasyonlarda gizlenme temel bir ilke olduğundan
pek çok inisiyasyon ardında fazla kimlik bilgisi bırakmadan yok olmuştur.
İnisiyatik bilginin avama anlatılamayacak
sır nitelikli yapısı nedeniyle bu eğitimi aktaran merkezler
tarih boyunca gizlilik ilkesiyle saklanmışlardır.
Aksi takdirde aktarılan irfanın, dinin ezoterik
yani içrek-batıni yönünü taşıması nedeniyle
yanlış anlamalara ve inanç sapkınlıklarına yol açacağı biliniyordu.
Bu nedenle insiyatik merkezler;
İnsiyelerin gizli seçimlerine dayalı bir yapısal genişlemeye sahip,
İnsiyatik öğrenimi tamamlamış insiyelerin başkalarını yetiştirmek üzere oluşturulan hiyerarşik yapısı sayesinde öğretisi silsile ile aktarılan,
Öğretinin aktarımında hem kozmolojik varoluşla
yapılacak olan kıyaslamalarda kolaylık sağlamaya
hem de yine gizliliği devam ettirme de rol oynaması bakımından
sembolizmin ağırlıklı olarak kullanıldığı toplumdan uzak merkezlerdir.
Eğitimler seviyeye göre kademeli ve iç gruplar halinde ilerlemektedir.